hepsisosyal
Blog Sitemiz : hpvliyiz.wordpress.com
Toplam 1 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 1 arasi kadar sonuc gösteriliyor
  1. #1
    Doktor
    Üyelik tarihi
    12.Aralık.2016
    Nereden
    İSTANBUL, YENİKAPI
    Mesajlar
    345
    Tecrübe Puanı
    7

    Serviks kanseri ile HPV ilişkisi

    Serviks kanseri tüm dünyada kadınlarda kansere bağlı ölümler içinde
    ikinci sırada yer alır. 2002 yılında 493.000 yeni olgu saptanmıştır . Serviks
    kanserlerinde invaziv kanser gelişene kadar iyi tanımlanmış uzun preinvaziv
    sürecin oluşumu ve bu organın kolayca gözlenebilmesi genel tarama
    programlarının geliştirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Epidemiyolojik çalışmalar
    serviks kanseri için majör risk faktörünün HPV infeksiyonu olduğunu
    göstermiştir. Serviks kanseri ile HPV infeksiyonu ilişkisi, akciğer kanseri sigara
    ilişkisinden daha sıkı ve özgün bir ilişkidir . Bu ilişki kanser
    epidemiyolojisinde şimdiye kadar belirlenmiş olan en güçlü nedensel
    ilişkidir İnsanlardaki başka hiçbir majör kanserin oluşması için gerekli
    tek bir neden bulunmamaktadır. Serviks kanseri olgularının neredeyse
    tümünden (% 99,7) HPV DNA izole edilir. Dolayısıyla serviks kanseri sıklığında
    azalma HPV infeksiyonunun tanınması, önlenmesi ve tedavi edilmesi ile
    mümkündür . Özellikle tarama programları ile sıklıkla asemptomatik
    olan prekürsör lezyonlar tanınabilir ve bunlar etkili bir şekilde tedavi
    edilebilmektedir.
    Serviks kanserlerinde histolojik tip çoğunlukla skuamöz kanserdir. İnvaziv
    skuamöz kanserlerin preinvaziv lezyonları servikal intraepitelyal neoplazi ( CIN )
    olarak adlandırılır. Bunlar CIN I, CIN II ve CIN III olarak üç kategoride incelenir
    ve serviksteki neoplastik sürecin hafiften şiddetliye doğru giden ve devamlılık
    arzeden bir yapıda olduğu kabul edilir. CIN III ise şiddetli displazi ve in situ
    karsinom olgularıyla ilişkilidir .
    Serviks kanserinde tarama, serviks bölgesinden alınan yaymanın veya
    biyopsi materyalinin incelenmesi esasına dayanır. Bu yöntem kısaca Pap smear
    olarak bilinmektedir. Eskiden daha çok invaziv kanserleri belirleyebilirken;
    günümüzde preinvaziv sürecin ortaya çıkarılması için de bu yöntem
    kullanılmaktadır. Pap smear ile kanser taramasında optimal zaman aralığı halen
    tartışmalıdır. 1960’lı yıllarda British Columbia’da yayınlanan ve her yıl yapılan
    tarama ile ilgili bilgiler; taranan populasyonda anormal sitoloji prevalansında
    keskin bir düşüş olduğu şeklindeydi ( 39 ). İlk muayenede 5.5/1000 olan
    prevalans, iki negatif smearden sonra 0.7/1000’e düşmektedir. Bu bilgiler
    ışığında Kanada’lı yetkililer tarama sıklığını kişinin seksüel yaşamına göre
    ayarlamanın sağlık için ayrılan kaynakları daha etkili kullanmak bakımından
    daha doğru olduğu sonucuna vardılar ( 40 ). Amerikan Kanser Cemiyeti de
    daha sonra benzer bir öneride bulundu ve düşük riskli kadınların her üç yılda bir
    taranması gerektiğini belirtti. Ancak çoğu Amerikan kadını yüksek riskli tanımına
    uymaktadır (Yüksek riskli tanımına 20 yaştan önce koitusa başlayan ve hayatı
    boyunca ikiden fazla seksüel eşi olan kadınlar girmektedir). Üstelik kadınların
    yüksek ve düşük riskli olarak gruplara ayrılmasında erkek eşlerin durumlarının
    göz önüne alınmaması da gerçekçi bir yaklaşım değildir. Amerikan Kadın
    Doğumcular Koleji’nin halihazırdaki önerisi seksüel yönden aktif tüm kadınların
    ya da 18 yaşa ulaşan tüm kadınların yıllık Pap smear yatırmaları ve pelvik
    muayeneden geçmeleridir . Daha önce Pap smear ile düzenli takip edilmiş
    ve negatif sonucu olan hastaların 65 yaşından sonra taramaya devam
    edilmesinin oldukça düşük bir yarar sağladığı gösterilmiştir . Pap smear
    ucuz ve kolay uygulanabilirliği sayesinde serviks kanserlerinden ölümlerin
    sayısını minumuma getirmektedir. Prekanseröz lezyonlar epitelyumdaki atipik
    değişikliklere göre düşük grade ( low grade skuamöz intraepitelyal lezyon –
    LSIL ) ve yüksek grade (HSIL ) olmak üzere gruplandırılır. CIN I, LSIL’e, CIN II
    ve CIN III HSIL’e dahildir. Servikal prekanseröz lezyonların diğer bir histolojik
    sınıflandırmasında ise CIN I hafif displazi, CIN II orta displazi ve CIN III ağır
    displazi ve karsinoma in situ lezyonlarına karşılık gelir.
    HPV – servikal kanser ilişkisinden dolayı HPV DNA’yı tespit edip tipini
    belirlemenin klinik ve epidemiyolojik açıdan önemi açıktır. Serviksten alınan
    biopsi örneklerinde ileri ve orta derecede onkojenik risk taşıyan HPV DNA’ nın
    tespiti, serviks kanserinin varlığının tahmininde veya kanser öncesi değişiklikleri
    göstermede önem taşımaktadır. Gelişmiş ülkelerin çoğunda hastalık serviksin
    sitolojik takibi ile kısmen kontrol edilebilir. Sitolojik takibin serviks kanseri riskini
    azaltmada etkin bir yol olduğu tespit edilmiştir. Ancak, hafif derecede sitolojik
    bozukluklar gösteren kadınlarda ileri derecede lezyonlar kaydedilebilmektedir.
    Dolayısıyla tümör oluşumunu daha erken bir safhada tespit edebilen daha
    duyarlı ve spesifik tanı yöntemlerine gerek duyulmaktadır .
    Servikste HPV araştırılmasının ve sitolojik testlerle birlikte
    değerlendirilmesinin önemi
    1. HPV tespit teknikleri ile yapılan yaygın çalışmalar, skuamöz hücre
    karsinomlarının HPV içerip içermediğinin araştırılmasının gerekliliğini ortaya
    koymaktadır.
    2. Normal Pap smear sonucu alınan kadınlarda HPV varlığı yaşa bağlıdır.
    Yaşları 20-25 arsında olan kadınların % 20’sinin servikal smearlerinde HPV
    DNA pozitiftir ve HR HPV oranı ise % 7’dir. Bu oran 30 yaş ve üstü kadınlarda
    sırasıyla % 4.5 ve % 1.5’a düşmektedir .
    3. Her üç ayda bir kolposkopi ve sitoloji ile takip edilip anormal sitoloji
    gösteren kadınlardaki ilk bulgular, yalnızca yüksek riskli HPV tiplerini taşıyan
    kadınların daha şiddetli lezyonlar geliştirdiğini göstermiştir.
    Sonuç olarak HPV testi ve sitolojik taramanın kombine kullanımının
    getireceği yararlar oldukça fazladır.

    Yard.Doç.Dr Levent TÜRK (Dr. Medusa) Muayehane: Küçük Langa Caddesi, No:30 – 12 YENİKAPI/ İSTANBUL 0505 600 40 10 – 0212 586 81 80 Mail: drleventturk@gmail.com
    Konu drmedusa tarafından (27.Aralık.2016 Saat 20:14 ) değiştirilmiştir.

Bu Konu için Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •